MEĞER NE GÜZELMİŞ ÖLÜM
Beklenen çoktan sılada, gurbette dökülür gözyaşı...
Ne güzel senin gibi karşılanmak...
Memleketinin karlı dağlarında veda ettin hayata.
Sevdayla vurulmuştun taşına toprağına.
"Ölüm nerede, ne zaman gelir belli değil" derdin ya.
Bak; dağın zirvesinde beklermiş seni.
Sana da yakışmazdı zaten sıcak yatakta veda.
Böyle ölüm bize bayram olur.
Sahabeler karşılar yolunu şimdi.
Tekbirler duyulur dört bir yandan.
Bak; her yer bembeyaz.
Hem de kar beyazı.
Sen tertemiz yaşadın.
Vedanda hiç leke olur mu ?
‘Bir hayalim var’ derdin ya,
Milletinden başka hayal girmezdi gözüne.
Sen Anadoluydun.
Onun için sevildin bu kadar.
Nasıl bir miras bırakmışsın ki;
Dualar coştukça coşuyor şimdi arkandan.
Sana edilmeyen duanın boynu bükük kalıyor.
Meğer ne güzel şeymiş ölüm.
Ne güzel şeymiş yürümek kar beyazı bir yoldan.
Ne güzel şeymiş ‘adam gibi’ gitmek.
Ne güzel şeymiş gidecek yeri olmak.
Ne güzel şeymiş senin gibi ölmek.
Ey yiğit Alperen;
Senin arkandan memleket ağladı.
Analar ağladı, bacılar ağladı.
Önce dudaklarını ısırdı cenazendekiler,
Sonra hıçkırıklar birbirine karıştı.
Senin arkandan koca koca adamlar ağladı.
Bugün düğünümüz var.
Ne güzel senin gibi uğurlanmak,
Ne güzel senin gibi karşılanmak.
Mekanın cennet olsun.
Samanyoluhaber - Abdullah Abdulkadiroglu