Birkaç gündür resmen linç kampanyasına maruz kaldım. Ne anamız, ne babamız, ne şahsiyetimiz kaldı sövülmedik. Öyle orijinal küfür ve hakaretler geliyor ki, “küfür ve hakaret sözlüğü” çıkartmak istesem başka kaynağa gerek kalmayacak. Bu yüzden tüm yorum ve mailleri depoladım.
“Ağlama edebiyatı” yapmayıp, “çalışalım, üretelim” dediğim için oluyor tüm bunlar.
Evet, üretmek, çalışmak zor geliyor, üretelim diyenleri de linç ediyoruz, bu nasıl bir dünyadır? Şimdi bu tartışmayı bir kenara bırakıyorum. Zira Filistin’in benim için bir sevda olduğu gerçeğine kimsenin gölge düşürmesine izin vermeyeceğim.
Ama Üretmek noktasında hayata dair eleştirilerimi ne pahasına olursa olsun sürdüreceğim. Yıkıldığımız yeri biliyorum çünkü bizi esir alan tutsağın farkındayım. Ve bu zincirleri kırmak için bu köşeden ses vermeye devam edeceğim…
***
İşte ilk “üretmek mecburiyetimize gölge düşürenler” başlığı altındaki gündemimiz…
Yayınlandığı günden bugüne rayting rekorları kıran bir yarışma programı, en önemli özelliği en kolay para kazandıran yarışma olması. Neden kolay, çünkü hiçbir şey bilmeniz gerekmiyor. Yapmanız gereken sadece numaralı bir kutu işaret etmeniz. Kutudan ne çıkarsa bahtınıza…
Evet, tahmin ettiğiniz gibi her akşam milletimizi ekranları başına kilitleyen “Var mısın Yok musun” adlı yarışmadan bahsediyorum.
Şimdi bazıları yine hop oturup hop kalkacak, biliyorum.
Ama kalkmadan, oturmadan önce bir konuşalım!
***
Önce konuya yayıncı tarafından bakalım…
Bir Yayın merkezi; en çok izlenen, en çok okunan, en çok ilgi duyulan programlar, yazılar, dizi ve röportajlar yayınlamak ister. Çünkü reklam ve izlenme oranı gerçeği onu prime tıme’de geride kalmaması için müthiş bir kıskaç altında tutmaktadır.
Bu nedenle Yayın Yönetmenlerinin en büyük korkusu; “Ya İzlenme grafiğinin altına düşersem”dir. Evet, “ya düşerse”…Ne olur düşerse?
Tabiî ki reklam gelirleri de düşer, sponsorluk gelirleri de…
En önemlisi TV kendi izlenme liginden düşer ve gerileme sürecine girer.
Bu nedenle zaman zaman anlam veremediğimiz, “Bunu kim izliyor?” dediğimiz, ama aslında prime time’de izlenme grafiği yüksek olan dizi ve programlar ekranları doldurur. Konuya yayın yönetmeni açısından bakarsanız “Varmısın Yokmusun” adlı yarışma programı başarılıdır ve hem programcısına, hemde TV’ye müthiş paralar kazandırmaktadır.
***
Peki işe toplumsal etki açısından bakarsanız?
İşte yayın yönetmenlerinin hiç bakmadığı bir pencere…
Basın-Yayın organlarının toplumsal sorumluluklarının olduğu gerçeğinden hareket edersek insanlarımızı ekranları başına kilitleyen “Var mısın Yok musun” adlı yarışma programı içi boş heyecanlarla dolu, insanlarımızın özellikle; üretmek, çalışmak ve değer ortaya koymak noktasındaki enerjisini yok eden bir atmosfere yol açıyor.
insanımız saatlerce içinde sadece numaraların bulunduğu ve hiçbir; bilgi, kültürel değer üretmeden açtığı kutular sayesinde büyük paralar ediyor.
Ortaya çıkan sonuç maalesef şudur ki; “Yıllarca büyük paralar kazanmak için yaptığımız çalışma yerine, bu programa katılarak birkaç ayda daha büyük paralar kazanabiliriz” düşüncesi önem kazanıyor.
Ve o kadar ilginç kareler yaşanıyor ki; aileler, gençler aylarca bir ekran karşısında kutu açıp büyük paralar kazanma hayaliyle; işini, gücünü bırakıp prodüksiyon firmasının stüdyosunda sabahlıyor. Bu ham hayal ve “beleşten kazanma” duygusuna yol açan program maalesef enerjimizi yok ediyor. Acun Ilıcalı umarım bu “boş kutu”lardan vazgeçer ve büyük bir başarıya da imza atar.
Tabiî ki yayıncıların da bir gerekçesi var…“İnsanları eğlendiriyoruz, eğlenmeye de hakkımız var” “Halk bunu istiyor, yoksa rayting rekorları kırılır mı?”
İşte “Bu halkı uyutmayın” savımız burada kırılma yaşıyor.
Çünkü halk neye ilgi duyuyorsa yayıncı ona yöneliyor.
***
O halde Benim ey sevgili halkım!
RTÜK Amca’nın her işe müdahalesini beklemeden…
Saatlerce ekran başına kilitlenerek, ailece izlediğin bu tür programların sana hangi değerleri kattığını düşündün mü?
Çok idealistçe bir yazı olduğunun farkındayım…
Ama söylemeye çalıştığım şudur ki; “En iyi Türk, Ekran karşısında uyuşturulmuş Türk’tür” tezini doğrulamaktan vazgeçelim artık.
Siz hangi yayınları izlerseniz o yayınlar değer kazanıyor. O halde daha kaliteli daha özgün yayınlar isteyin ki yayıncılarda oraya yönelsin.
Fatih Bayhan – Haber 7
bayhanfatih@mynet.com