Zehirlidir gurbetin aşı, ekmeği, suyu
Tek başıma gezdiğim sokaklarda sen varsın
Hiç ayrılamam derken savrulunca gurbete
Gözyaşıyla ıslanan yanaklarda sen varsın
Yalnızlık kabus olur sensiz gecelerime
Bir gün gelip doğacak şafaklarda sen varsın
Hicranın acısından parçalanır yüreğim
Kenarından kan sızan dudaklarda sen varsın
Sensizliğin hüznünü duyarım ney sesinde
Gönül telime vuran parmaklarda sen varsın
Gözyaşımla sularım gönlümün bahçesini
Filizlenen yeşeren yapraklarda sen varsın
Ruhumun tarlasında sevgi hasat ederken
Rüzgarlarla salınan başaklarda sen varsın
Ruhum aydınlığınla ten kafesinde esir
Aşkın zincirindeki tutsaklarda sen varsın
Gün gelir kavuşmadan ölürsem hasretinle
Gömülmek istediğim topraklarda sen varsın
Gözlerini görünce yüreğimin içinde
Sevda ateşi yakan ocaklarda sen varsın
Aklıma her gelişte dönerim sana doğru
Bilirimki orda uzaklarda sen varsın
İlahi kader midir yoksa kara talih mi
Zemheride açılan zambaklarda sen varsın
İster ölüm fermanım isterse devlet kuşu
Senden haber getiren ulaklarda sen varsın
Takvimin her yaprağı kopar çığ kopar gibi
Yüreğimin üstüne firaklar da sen varsın
Hangi yöne yürüsem sonunda sen durursun
Yolumun üstündeki duraklarda sen varsın
Ya bir gün unutursa diyerek sakladığım
Bileklerime bağlı bıçaklarda sen varsın
Gönlümün deryasına akıtmak istediğim
Deli gibi çağlayan ırmaklarda sen varsın
Bilmem kabul olurmu küstahca dileklerim
Canımı adadığım adaklarda sen varsın...
mustafa güroğlu