Bugün, elinde bir dondurma külahı üstünde iki top çikolata, kafasında şapkasıyla yolda seke seke giden bir çocuğa rastladım.
Sanıyorum 6 yaşlarındaydı ve çok mutlu görünüyordu. Annesinden bir kaç adım önde yürüyor ama yandan da annesini gözünün ucuyla kolaçan ediyordu. Küçücük dünyasında dondurması ve annesi varken yüzündeki ifade görülmeye değerdi. Kimbilir nereye gidiyorlardı . Belki oyun parkına belki de evlerine ama kesin emin olduğum birşey vardı ki O ÇOCUK MUTLU BIR ÇOCUKTU..
Çocuklarımız geldi aklıma. Memleketimizin hatta dünyamızın çocukları geçti yüreğimden. Açlık oranının nerede ise yüzde 100'e yaklaştığı dönemlerde, AFRİKA'da doğan çocukların ölümsüzlestirilmiş fotoğraflarını hepimiz hatırlarız.. Hele biri vardır ki kuraklaşmış bir küçük su göletinin ortasında belki de 3 yaşına gelmemiş bir çocuğun yanıbaşında bekleyen akbabayla görüntülenmiş olanıdır..
Akbaba, çocuktan daha cüsselidir ve çocuk sanki varla yok arası bir yerdedir. Kemikleri sayılacak haldeki bu küçük beden yaşamla ölüm arasında bir çizgide gelip gitmektedir... Açlık işsizlik kuraklıktır bunun sebebi.
21. yüzyılda bu tabloları görmek doğal afetleri hesaba katmassak insanlık ayıbı olarak addedilmelidir. Çocukların ne günahı var? Bırakın dondurmayı ya da bisikleti hayal etmeyi o minik avuçların tuttukları şeyler mermi kovanları ve acılı yureklerin elleri oluyor.
Annelerin yüreklerinde kocaman çığlıklar babaların ciğerleri yaralı.. .Ne ışık var ne yol. Ne huzur var ne de hayatta kalabilmenin güvencesi... Korku dolu geceleri hangi ninniler ahesteleştirebilir ki? Taş yataklarda yatan bu minik yüreklerin hayallerinde ne vardır diye düşünecek olsak belki de bizim için sahip olmamız çok basit bir şey onların tüm benliğini kaplıyor olabilir. Biz tamamını yiyemediğimiz bir elmayı, kuruyana kadar masaniın kenarına koyarken onlar daha yemek masası nedir onu bilmez halde büyüyorlar... Elma ise çok büyük bir mükafat...
Çocuk parkları ya da bisikletler uçurtmalar çok uzak hayeller ...
Evet ... Filistin'de atan minik yüreklerden bahsediyorum. Bomba sesleri içersinde elleri yüzleri is olmuş midelerine kimbilir kaç gün önce sıcak bir yemek inmiş, annesiz babasız çaresiz evsiz kalplerden bahsediyorum. Bizlerin bi akşam yemeğinde harcadığımız parayla bir iki ay geçinebilecek olan bu çocuklarımızı ve ailelerini artık görmezden gelemeyiz.
İNSAN olmanın başlangıcıdır olanları görmezden gelmemek... Boğazımızdan geçen bir yudum suya muhtaçlıkları söz konusu iken PAMUK ELLER cebe yapmanın vaktinin geldiğini çok açık anlıyorum...
Hepimizin suçu bunlar. Bizim ayıplarımız... İsraflarımızın hesabını tutamazken birilerinin bu israfların onda birine muhtaç yasadığını bilmek ve hala bu anlamda icraata geçmemek büyük bir ayıp..
Neler yapabileceğimiz noktasında bir çok seçenek var aslında. sivil toplum kuruluşları sizlerden aldığı destekle bu yarayı sarmaya çalışıyor. Mesela İHH'nın yetim kampanyası. ayda 70-TL' ye bir yetimin 1 aylık giderini karşılayabilirsiniz..
Günde 1 paket sigara parasına 2 yetimin masraflarını karşılayabilirsiniz. Bu çocuklar oradan başka memleketlere verilmiyor. Bakımlarını akrabaları veya komşuları üstleniyor. Ama yapacağımız küçük tasarruflarla oradaki acıya ortak olabiliriz. Birleşmiş Milletler ve diğer birçok ülke yardım sözü vermişti, ama şu ana kadar pek tutan olmadı. onlar unutmuş olabilir ama biz de onlar gibi duyarsız mı olalım??!!
http://www.ihh.org.tr yi onerebilirim her birinize.
Onlara yürekten yardımlarımız sonunda bir hayır duası almak en büyük mükafat olacaktır. Kendi adıma bu böyle.
DİYORSANIZ Kİ ...
HAKLISIN ...
BUYRUN sizi şöyle alalım ...
Yaşananları değiştiremeyiz lakin güzelleştirebiliriz inanın... Serdem COŞKUN / Haber 7
serdemcoskun@ogunhaber.com