Mesaj Sayısı : 425 Yaş : 50 Nerden : istanbul Teşekkür Sayısı : 397 Kayıt tarihi : 21/12/08
Konu: ERGENLİKTE OKUL – ÖĞRETMEN UYUMSUZLUĞU C.tesi Nis. 18, 2009 9:35 pm
ERGENLİKTE OKUL – ÖĞRETMEN UYUMSUZLUĞU
Ergen için okul verdiği eğitimle değil, bütün birimleriyle önemlidir. Öğretmenin fiziksel yapısı, ahlaki kişiliği, davranışı, arkadaşlarıyla ilişkileri, okulun mimari yapısı, sınıfların düzeni. Bütün bunlar okul yaşamını oluşturur.
Okul başarısı nadiren sadece zihinsel yeteneklerin sonucudur. Başarısızlık nadiren gerçek bir yeteneksizliğe tekabül eder. Birçok araştırma bunu göstermiştir. Kötü randımanın nedeni, okul yada öğretmene bağlı çatışmalar, yani zihin dışı etkenlerdir. Yine yapılan araştırmalar göre, öğrencilerin yarıya yakını 11-12 yaşından itibaren verilen öğretime uyum sağlamamaktadır. Hatta üstün yetenekliler arasında dahi % 30 u okula uyum sağlamada güçlük çekmektedir. Sosyo ekonomik etkenler de işin içine girmekte ve işçi ya da köylü çocuklarında uyumsuzluk daha sık olmaktadır.
Okula uyum güçlüğü çeken erkek çocuklar genelde 11-14 yaşları arasında, kız çocukları da 14-18 yaş arasında daha belirgindir.
Ganenstari; okul başarısıyla zeka arasındaki ilişkileri saptamak amacıyla her iki cinsten denekler üzerinde bir araştırma yaptı. Araştırmada zeka ( Terman) testiyle ölçüldü, okul başarısı da bütün yıl sonu notların ortalamasıyla belirlendi. Bu iki cinsten denekler üzerinde bir araştırma yaptı. Bu iki etken arasında çok zayıf bir korelasyon saptandı. Okul başarısı çok zayıf bir oranda gerçek zekaya bağlıdır. Zekayı da çevre koşulları ve özellikle ergenliğe özgü kalgı ve güvensizlikler etkiler.
Okul, başarıyı değerlendirme tekniği ile de ergeni rahatsız edebilir. Not vermenin keyfi yada adaletsiz olup olmadığını bilmek söz konusu değildir. Gençler bu sistemi değersiz bulurlar. Önemli olanda budur. Okul başarısı ve uyumsuzluğu bir çok araştırmanın konusu olmuş ve başarısızlığın bir ceza görünümü aldığı, daha başarılı olmak için bir cesaretlendirme olmadığı görülmüştür.
Okul – ergen uyumsuzluğunun bir diğer boyutuysa programlardır. Okul programları düzenli biçimde güçleşir. Oysa ergenin zihinsel olgunlaşması ne düzenlidir ne de tüm yeteneklerde eşlenmiştir. Böylece okul onları aşan anlatım araçları empoze ederek bazı öğrencileri engeller ve başarısızlığa uğratır.
Okula yada öğretmene bağlı olmadan, ergenin kişiliğine bağlı diğer etkenlerde okul yaşamını bozabilir. Bunlardan biri kişinin kendi idealini gerçekleştirmekte karşılaştığı pratik güçlüktür. Gerçeklik kişisel duyguların doyumuna nadiren imkan verdiği için ergenin birçoğu engellenme duygusu hissederler. Bu engellenme çeşitli nedenlerle çok güçlü olursa tepkileri sadece duygusal alanda değil, zihinsel alanda da görülür. Önce öğrenme isteğini etkileyen bir kenetlenme ortaya çıkar. Çabaların yararsızlığını gören genç okul ortamının tümüne karşı bir düşmanlık duyar. Bu durumda başarısızlık önce ve özellikle ergenin en yetenekli olduğu konularda ortaya çıkar.
Okul öncelikle ve özellikle öğretmen yoluyla öğrenci üzerinde etkide bulunur. Ergenler kendilerini ve öğretmen arasında nesnel bir psikolojik bağın kurulması için gerekli niteliklere çok önem verirler. Öğretmen tarafından anlaşılma ve tanınma gereksinimi, sadece bir yetişkin tarafından basit bir değerlendirme isteği değil, daha çok başka bir kişi tarafından tanınarak ve anlaşılarak kendini tanıma ve kendini anlama isteğidir. Öğrencilerini gerçekten çok güçlü şekilde etkileyen öğretmen vardır. Bu etkiler ergeni rahatsız edebilir. Çünkü işlenen konular üzerinde onun kendi başına kişisel bir tanı edinmesine engel olur.
Öte yandan öğretmenin çok hoşgörülü ve babacan tutumu da öğrencilerde güven yaratmaz, güven arayan ergen öğretmenin zayıflığında hiçbir dayanak noktası bulamaz. Son bir sorunda tek öğretmenli okulda ( İlköğretim I. Kademe), çok öğretmenli okula geçiştir. Aniden çok çeşitli etkilere maruz kaldığını hissetmek ergen için kaygı ve uyumsuzluk kaynağı olabilir.