İçgüdüsel anlamda evlenme, tüm canlılar arasında mevcut ve yaygın bir durum Giriş
İçgüdüsel anlamda evlenme, tüm canlılar arasında mevcut ve yaygın bir durumdur. İnsanlarla ilgili olarak ise, nikâh meselesi gündeme gelmektedir.
İslâm açısından cinsel içgüdü, insanlığın tekâmülüne engel olan kötü bir şey değildir. Tam tersine, sevgi ve muhabbet merhalesine ulaşmak ve insanca bir yaşam sürdürmek için gerekli bir şeydir. Gelişme, ilerleme ve olgunlaşmaya zemin hazırlayan sükûnet etkenidir.
Bu içgüdü sayesindedir ki toplumun hayat ve saadetinin aslî unsuru ve ilk çekirdeği olan aile ortaya çıkmaktadır. Bu içgüdü sayesindedir ki her erkek bir kadına ve her kadın bir erkeğe bağlanmakta, birkaç erkeğin birkaç kadınla birlikte olduğu ortaklaşmacı yaşam ortadan kalkmakta, şaşkınlığa ve hercümerce mahal bırakılmamakta, yeni nesle karşı ilgisizlik kalınmamakta ve kültürün gelişmesi ve aktarılması mümkün olmaktadır.
Evlenmenin Yararları
Aile kurmak amacıyla ve makul maksatlar doğrultusunda yapılması kaydıyla evlenmenin birtakım yararları ve meziyetleri vardır ki önemlileri şunlardır:
İnsanın kişiliği ve cinselliğinin olgunlaşması, durgunluk ve donukluktan kurtulma, akıllanma ve uyanıklaşma, aylaklık ve başıboşluktan uzaklaşma, ruh ve bedenin rahatlığı, doğal ve içgüdüsel ihtiyacın giderilmesi, tedirgin edici heyecanın sakinleşmesi, iki kişi arasında sevgi ve ülfet oluşması, düşüncelerin doğru istikamete yönelmesi, düne kadar gözden kaçan gerçeklerle tanışma, karı kocalık ilişkileri sayesinde samimiyet ve derin aşkın tecelli etmesi…
Evlenip aile kurma; iş birliği, yol birliği, dert birliği ve güç birliğinin ortaya çıkmasına sebep olur. Karşılıklı kabullenmeyi beraberinde getirir. Toplumu bozulmalardan uzak tutar. Sosyal gelişimin teminatı ailedir. Toplum, aile ekseninde sağlıklı hareket eder. İnsanlığın beka ve devamı aileye bağlıdır. Toplumsal hayat, aile temeli üzerine kurulmuştur. İnsanların saadet ve mutluluğu, aile üzerine bina edilmiştir.
Açıktır ki evlenme terk edilirse, ruh ve beden sağlığından söz edilemez. İnsan nesli yok olmaya yüz tutar. Psikolojik denge bozulur. Toplumda suçlar ve sapmalar artar. Ailesizlik sonucunda insanlarda umutsuzluk, depresyon ve şaşkınlık çoğalır, topluma hercümerç hâkim olur.
İslâm ve Evlenmenin Önemi
İslâm, evlenme ve aile kurmaya çok önem ve değer vermiştir. Bakara, Nisa, Enfal, Nur, Furkan, Ahzab, Talâk ve diğer surelerdeki evlenme ve aile ile ilgili ayetler, bu önemi açıkça göstermektedir.
İslâm'da evlenme ve eş seçimi konusu Allah'ın ayetlerinde zikredilmiş, Kur'an ayetleri ve hadisler bu konuda uzun uzun konuşmuşlardır. İslâm'ın bakış açısına göre kadın ve erkek aynı mayadan yaratılmıştır. Kur'an ayetleri, kadın erkek arasında kansal ve tarihsel bir bağın var olduğunu ve evlenme sayesinde bu bağın sağlam bir ahitleşme ile pekiştirildiğini göstermektedir.[1]
Meşru nikâh sayesinde meydana gelen İslâmî aile, öyle sağlam, öyle değerli bir müessesedir ki Resulullah (s.a.a), "Allah nezdinde evlenme ile kurulan binadan daha sevimli bir bina yoktur." buyurmuştur. Hiçbir din ve ekolde evliliğe böyle bir ehemmiyet ve mehabet verilmemiştir. İslâmî bir evlilik yapmak isteyenler, fiilen bu öneme vâkıf olurlar.
Bekârlığın Kınanması
İslâm'ın tavsiyesi, evlenme ve bekârlığı terk etme yönündedir. Resulullah (s.a.a) bir adama şöyle buyurdu: "Evlen, yoksa hatalılardansın. Evlen, yoksa günahkârlardansın…"[2] İslâm, mevcut Hıristiyanlık gibi bekârlığı evliliğe tercih edip insanın tabiî istekleri üzerine butlan çizgisi çekmemektedir. İslâm'da hiçbir şey evlenmek ve nesli sürdürmekten daha müstehap değildir. İslâm'a göre bekârlık bir eksiklik, evlilik ise bir kemal sayılmaktadır ve her Müslüman kemal peşinde olmak zorundadır.
Bekârlığın kınanması yönünde çok hadis vardır. Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Ümmetin en iyileri evliler, en kötüleri ise bekârlardır."[3] Müminlerin Emiri Hz. Ali (a.s), "Ölülerin en aşağılık olanları bekârlardır." buyurmuştur.[4] İmam Muhammed Bâkır (a.s) da şöyle buyurmuştur: "Cehennem ehlinin çoğu bekârlardır."[5]
Erken Evlenmenin Tavsiye Edilmesi
Her türlü sapma ve sürçmenin önüne geçmek amacıyla İslâm, erken yaşta ve hatta buluğ çağına ermeden önce evlenmeyi tavsiye etmiştir. Kadınlarda bunun önemi daha da artmaktadır. Çünkü kadınlarda yaş ilerledikçe doğum riski ve sağlıklı bir nesil dünyaya getirememe tehlikesi de artmaktadır. Biliyoruz ki tansiyon, şeker, kalp ve rahim hastalıkları ileri yaşlarda ortaya çıkmakta ve hem hastaların kendisi, hem de onlardan dünyaya gelecek nesil için tehlike oluşturmaktadır. İleri yaşlardaki evliliklerden dünyaya gelecek nesil için ruhsal geri kalmışlık kuvvetle muhtemeldir.
İslâm, kızları ağaçtaki meyveye benzetmektedir. Meyve olgunlaştığı zaman toplanmazsa bozulur. Aynı şekilde kızlar da olgunlaştıkları zaman evlenmezlerse solup giderler.[6]
Evlenmeyi geciktirmek, kişilerin tedricî olarak doğal eğilimlerini göz ardı edip ruhsal bitkinliğe duçar omlarına veya iffetsizliğe sürüklenip hayatlarını karartmalarına sebep olur. Ayrıca evlenmeyi geciktirenler, artık kolay kolay evlenemezler. Herkese bir kusur bulur, hesaplar yapar, karamsar ve kötümser olurlar. Bu da hayatlarını altüst edip aile içi geçimsizliklere yol açar.
Kur'an'ın Garanti Vermesi
Bazı gençler, geleceğe güvenle bakamadıkları, fakirlikten korktukları ve dolayısıyla da mutlu bir aile kuramayacaklarını düşünerek evlenmeye yanaşmamaktadırlar.
İslâm'a göre, yoksulluk korkusuyla evlenmeyen kimse, aslında Allah'a karşı suizan beslemektedir. Zira Allah, onu fakirlikten kurtaracağını ve geçimini temin edeceğini vadetmiştir.[7] Resulullah (s.a.a), "Rızkınızı evlenerek elde edin." buyurmuştur.[8] İmam Sadık (a.s) da, "Rızk, evlenme ve aile kurma neticesinde elde edilir." buyurmuştur.[9][9] Bu hususta oldukça çok hadis vardır. Buna göre, bekârlıktan evliliğe geçmek çok zor olmasa gerek.
Anne Babanın Zemin Hazırlaması
Müslüman anne baba, çocuklarının buluğa ermesinden itibaren onların evlenmeleri için zemini hazırlamakla yükümlüdürler. Çocuğu için eş bulmak ve evlenmelerini sağlamak, çocuğun anne baba üzerindeki bir hakkıdır.
İslâm açısından, evlenme ihtiyacı duyan ve evlenmediği takdirde günaha düşeceğini hisseden gence evlenmek zarurî olur. Bu durumda anne baba da ona yardımcı olmalı, birtakım kuruntular ve yanlış düşüncelerle evlenmesine engel çıkarmamalıdır.
Hadislere baktığımızda kızlar hususunda anne babaya yönelik tavsiyelerin daha çok olduğunu görmekteyiz. Bir hadiste, kızın babasının evinde âdet görmemesi, babanın saadetinden sayılmıştır. Anne baba, İslâmî ölçülere riayet ederek buluğ öncesi dönemden itibaren direkt veya dolaylı yollardan kızlarına gerekli bilgileri vermeleridirler ki bilgisizlik ve bilinçsizlik sonucu karşılaşabilecekleri olumsuzluklardan korunabilsinler.
Bugün Bu Hususa Riayet Etmenin Lüzumu
Öyle zannediyoruz ki evlâtlarına düşkün ve şefkatli bir anne baba, güzel bir tedbirle bu sorunun üstesinden gelebilir ve evlâtlarını kendi yanlarında eğiterek dinleri ve iffetlerini koruyabilirler. Aksi takdirde ihmallerinin kötü sonuçlarını beklemelidirler.
Kur'an, evlenme imkânı bulamayanlara iffet yolunu tutmalarını ve Allah kendilerini bu imkâna kavuşturuncaya kadar sabretmelerini tavsiye etmiştir.[10] Bu hususta başarılı olabilmek için de İslâm, oruç tutma gibi bazı yöntemler önermiştir.
Devletin ve Halkın Görevi
Genç neslin evlenmesi ve aile kurması için gerekli zemini hazırlama ve zararı başkalarına da dokunacak olan fesat ve bozulmaların önüne geçebilme yolunda anne babanın dışında devlet ve halka da birtakım görevler düşmektedir.
Hadisler, yüce Allah'ın, bekâr bir ferdin evlenmesi için zemin hazırlayan kimseye kıyamet günü rahmet gözüyle bakacağını bildirmektedir. İnsanlar zekâtları, sadakaları ve bağışlarıyla gençlerin evlenmesine katkıda bulunabilirler. Nitekim Sadr-ı İslâm'da da bunun örnekleri olmuştur.
Öte yandan devlet de, özel fonlar oluşturarak, kredi kullandırarak, evlenme şartlarının hafifletilmesi yönünde reklâm yaparak, iş olanakları sağlamada evlilere öncelik vererek gençleri evlenmeye ve aile kurmaya teşvik edebilir.