.Sözüm Ona.
OOO KİMLER GELMİŞ
ALİ ŞÎR NEVÂÎ Image-6F24_4B24C70E
Lütfen Giriş Yapınız,Yada Üye Olunuz!
Umarız Forumumuzda İyi vakit geçirirsiniz...


.Sözüm Ona.
OOO KİMLER GELMİŞ
ALİ ŞÎR NEVÂÎ Image-6F24_4B24C70E
Lütfen Giriş Yapınız,Yada Üye Olunuz!
Umarız Forumumuzda İyi vakit geçirirsiniz...


.Sözüm Ona.
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

.Sözüm Ona.

.____ SÖZÜM ONA ____.
 
AnasayfaKapıGaleriAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yapİLetiŞiM
Arama
 
 

Sonuç :
 
Rechercher çıkıntı araştırma
Giriş yap
Kullanıcı Adı:
Şifre:
Beni hatırla: 
:: Şifremi unuttum
En son konular
» Trabzonspor ADANADA puansız Kaldı
ALİ ŞÎR NEVÂÎ Icon_minitimeCuma Ekim 06, 2023 8:38 am tarafından Muhtesim

» Fırtına Adana'da Esemedi
ALİ ŞÎR NEVÂÎ Icon_minitimeCuma Ekim 06, 2023 8:36 am tarafından Muhtesim

» spartak trnava 1 - 2 Fenerbahçe
ALİ ŞÎR NEVÂÎ Icon_minitimePerş. Ekim 05, 2023 10:08 am tarafından Muhtesim

» Fenerbahçe 5 - 0 Rizespor
ALİ ŞÎR NEVÂÎ Icon_minitimePaz Ekim 01, 2023 8:41 am tarafından Muhtesim

» Adana Demirspor beşiktaşı farklı yendi
ALİ ŞÎR NEVÂÎ Icon_minitimeCuma Eyl. 29, 2023 7:25 am tarafından Muhtesim

» Makber Hafız Burhan
ALİ ŞÎR NEVÂÎ Icon_minitimeSalı Eyl. 26, 2023 9:40 am tarafından Muhtesim

» Emir Sultan Kümbeti ve Camii /ahlat /Bitlis
ALİ ŞÎR NEVÂÎ Icon_minitimePtsi Eyl. 25, 2023 7:54 am tarafından Muhtesim

» Selçuklu Mezarlığı / ahlat / Bitlis
ALİ ŞÎR NEVÂÎ Icon_minitimePtsi Eyl. 25, 2023 7:48 am tarafından Muhtesim

» Eski Mardin
ALİ ŞÎR NEVÂÎ Icon_minitimePtsi Eyl. 25, 2023 7:41 am tarafından Muhtesim

» Esenlik Köyü (ABRİ) CAMİİ /MUŞ
ALİ ŞÎR NEVÂÎ Icon_minitimePtsi Eyl. 25, 2023 7:35 am tarafından Muhtesim

En iyi yollayıcılar
Muhtesim
ALİ ŞÎR NEVÂÎ Vote_lcapALİ ŞÎR NEVÂÎ I_voting_barALİ ŞÎR NEVÂÎ Vote_rcap 
berfin
ALİ ŞÎR NEVÂÎ Vote_lcapALİ ŞÎR NEVÂÎ I_voting_barALİ ŞÎR NEVÂÎ Vote_rcap 
karanfil
ALİ ŞÎR NEVÂÎ Vote_lcapALİ ŞÎR NEVÂÎ I_voting_barALİ ŞÎR NEVÂÎ Vote_rcap 
Necati
ALİ ŞÎR NEVÂÎ Vote_lcapALİ ŞÎR NEVÂÎ I_voting_barALİ ŞÎR NEVÂÎ Vote_rcap 
hzn
ALİ ŞÎR NEVÂÎ Vote_lcapALİ ŞÎR NEVÂÎ I_voting_barALİ ŞÎR NEVÂÎ Vote_rcap 
SusKun
ALİ ŞÎR NEVÂÎ Vote_lcapALİ ŞÎR NEVÂÎ I_voting_barALİ ŞÎR NEVÂÎ Vote_rcap 
Aslı
ALİ ŞÎR NEVÂÎ Vote_lcapALİ ŞÎR NEVÂÎ I_voting_barALİ ŞÎR NEVÂÎ Vote_rcap 
ela-gözlüm
ALİ ŞÎR NEVÂÎ Vote_lcapALİ ŞÎR NEVÂÎ I_voting_barALİ ŞÎR NEVÂÎ Vote_rcap 
buket_07
ALİ ŞÎR NEVÂÎ Vote_lcapALİ ŞÎR NEVÂÎ I_voting_barALİ ŞÎR NEVÂÎ Vote_rcap 
Şamil
ALİ ŞÎR NEVÂÎ Vote_lcapALİ ŞÎR NEVÂÎ I_voting_barALİ ŞÎR NEVÂÎ Vote_rcap 
Anahtar-kelime
Dost papatya sıcak özgürlük 2023 odun belkide paint kadın 2022 sarı sevmek yalnızlık yorumsuz SosyoLoji beden neden muhtesim bahar mutluluk zorunlu değilim hatırla şair sevgi elveda
SAAT
NAMAZ ÖĞRENİYORUM
NAMAZ HABERLERİ
  SİTENE EKLE
SİTENE EKLE
Kur’an-i Kerim OgReN
www.baktube.tr.gg
sitene ekle
İstiklal Marşı
İSTİKLAL MARŞI

Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.

Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!
Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celal?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal...
Hakkıdır, hakk'a tapan, milletimin istiklal!

Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.

Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar,
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,
'Medeniyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar?

Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma, sakın.
Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın.
Doğacaktır sana va'dettiği günler hakk'ın...
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.

Bastığın yerleri 'toprak!' diyerek geçme, tanı:
Düşün altında binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:
Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.

Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şuheda fışkıracak toprağı sıksan, şuheda!
Canı, cananı, bütün varımı alsın da hüda,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.

Ruhumun senden, ilahi, şudur ancak emeli:
Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli.
Bu ezanlar-ki şahadetleri dinin temeli,
Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli.

O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım,
Her cerihamdan, ilahi, boşanıp kanlı yaşım,
Fışkırır ruh-i mücerred gibi yerden na'şım;
O zaman yükselerek arşa değer belki başım.

Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal.
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal:
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, hakk'a tapan, milletimin istiklal!

Mehmet Akif Ersoy


GüNüN SöZü
Ads

    No ads available.



    Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder
     

     ALİ ŞÎR NEVÂÎ

    Aşağa gitmek 
    YazarMesaj
    Muhtesim
    Admin
    Admin
    Muhtesim


    Ruh HaLi : ALİ ŞÎR NEVÂÎ Sessiz10
    Hangi ülkedensiniz : ALİ ŞÎR NEVÂÎ Turkey-1
    Mesaj Sayısı : 4379
    Nerden : istanbul
    Teşekkür Sayısı : 10146
    Kayıt tarihi : 30/10/08

    DoSt GüLLeRİ
    ŞİİRLERİM: 22

    ALİ ŞÎR NEVÂÎ Empty
    MesajKonu: ALİ ŞÎR NEVÂΠ  ALİ ŞÎR NEVÂÎ Icon_minitimeCuma Eyl. 02, 2011 11:27 pm

    Ali Şîr Nevâî, Türkçe yi yüksek bir sanat dili halinde işlemeğe çalışan, bu görüşü savunan ve Türk diline değer kazandıran bir bilgin ve devlet adamıdır. 1441 de Herat ta doğdu. Babası Timur un meliklerinden Sultan Ebû Said in veziri Kiçkine Bahşi idi. Ali Şîr Nevâî nin ilk eğitimini babası verdi. Daha sonraki eğitimine Horasan ve Semerkant ta devam etti. Sultan Hüseyin Baykara ile okul arkadaşı idi. Hatta okurken unutmamak üzere sözleşmişlerdi. Sultan Hüseyin Baykara, Herat ta yönetimin başına geçince, sözleştikleri gibi Ali Şîr Nevâî yi aradı. Onun Semerkant ta olduğunu öğrendi ve Maveraünnehir meliki Ahmed Mirza ya bir mektup yazarak Ali Şîr Nevâî yi kendisine göndermesini istedi. Ali Şîr Nevâî, Ahmet Mirza nın adamları tarafından Herat a götürüldü. Sultan Baykara onu önce mühürdar yaptı. Daha sonra vezirlik görevine tayin etti. Görevi sırasında bol bol kitap okumak, ilim çevreleriyle sohbet etmek ve araştırma yapmak imkanı bulan Ali Şîr Nevâî, bir süre sonra yaptığı işten sıkılmaya başladı. İstifasını Hüseyin Baykara ya sunduysa da kabul edilmedi. Aksine Esterebad Valiliği ne tayin edildi. Ali Şîr Nevâî, valilik görevinde fazla durmadı ve 1490 yılında ayrıldı. Ali Şîr Nevâî nin ailesi çok zengindi. Onun için devletten hiç maaş almadığı gibi devlete yardım da etti. Ali Şîr Nevâî topluma ve insanlığa hizmet etmekten büyük sevinç duyardı. Bu düşünceden hareketle çeşitli vakıflar kurdu. Valilik görevinden ayrıldıktan sonra bilim ve sanat konularında yoğunlaşan Ali Şîr Nevâî, 1501 yılında doğduğu şehir olan Herat ta vefat etti.

    ESERLERİ:
    Şiirlerini Türkçe ve Farsça yazan Ali Şîr Nevâî, Arapçayı da çok iyi öğrenmişti. Meşhur ilim adamlarından Molla Cami, onun şiir arkadaşlarındandır. Kaşgarlı Mahmut tan sonra Türk diline en büyük hizmet eden kişi olarak tanınan Ali Şîr Nevâî, Muhâkemetü l-Lügateyn adlı kitabında Türkçe ile Farsça yı karşılaştırarak pek çok yerde Türkçe nin üstünlüğünü savunmuştur. Ali Şîr Nevâî, bu kitabını Türkçe yi bırakarak eserlerini Farsça verenlere ithafen yazmıştır. Ali Şîr Nevâî, Türkçe yazdığı şiirlerinde Nevâî, Farsça yazdığı şiirlerinde ise Fanî mahlaslarını kullanmıştır.

    Ali Şîr Nevâî nin dördü Türkçe, biri de Farsça olmak üzere beş ayrı divanı vardır. Türkçe divanlarının genel adı Hazâinü l Maânî dir. Türkçe divanlarını, Garâibü s-Sağîr, Nevâdirü ş Şebâb, Bedâyiü l-Vasat ve Fevâidü l-Kiber adları altında yazmıştır.

    Beş mesnevisinden meydana gelen Hamse si ile Türk edebiyatına ilk hamse yazan Ali Şîr Nevâî nin divanlarından hariç 18 ayrı eseri daha vardır. Bunlar sırasıyla şunlardır:
    Hayretü l-Ebrâr, Ferhat ve Şirin, Leyla ve Mecnun, Seb a-i Seyyârem, Sedd-i İskender, Lisânü t-Tayr, Muhâkemetü l-Lügateyn, Mecâlisü n-Nefâis, Mîzânü l-Evzân, Nesâimü l-Mehabbe, Nazmü l-Cevâhir, Hamsetü l-Mütehayyirîn, Tühfetü lMülûk, Münşeât, Sirâcü l-Müslimîn, Tarihu l-Enbiyâ, Mahbûbü l-Kulûb fi l-Ahlâk, Seyfü l-Hâdî ve Rekâbet-ü l-Münâdî. Ali Şîr Nevâî nin eserleri hem yazıldıkları devirde, hem de daha sonra bütün Türk dünyasında zevkle okunmuş, pek çok ünlü Türk şairi onu örnek almış, ona övgü yazmıştır. XV. yüzyılda yaşamış büyük Osmanlı Şairi Ahmet Paşa, XVI. Yüzyılda yaşamış ve Azeri lehçesiyle yazmış ünlü Fuzûlî, Ali Şîr Nevâî den etkilenmişlerdir.

    ETKİLERİ
    Bir çok Osmanlı aydını, bu arada Yavuz Sultan Selim, Nevaî nin hayranı idiler. XVIII. yüzyılda büyük divan şairimiz Nedim bile Ali Şîr Nevâî dilinde (Çağatay lehçesinde) şiirler yazmıştır. Türkiyeli pek çok şair Ali Şîr Nevâî nin şiirlerine nazireler söylemişlerdir. Bu tesir Tanzimat sonrasında bile kendini göstermiş, Ziya Paşa'nın Harâbât adını taşıyan üç ciltlik antoloji eserinde Ali Şîr Nevâî nin şiirlerine önemli bir yer verilmiştir. Günümüzde yayınlanan bütün edebiyat tarihlerinde de Ali Şîr Nevâî, ilmi, irfanı, sanatı, Türkçülüğü ve olumlu tesirleriyle övülür. Burada bütün hayatını Türkçe nin tanıtımına vakfetmiş olan Ali Şîr Nevâî nin özellikle Muhâkemet-ül-Lugateyn adlı eserinden bahsetmek, onun Türk dili hakkındaki düşüncelerini yansıtmak açısından yararlıdır. Ali Şîr Nevâî nin Muhâkemet-ül-Lugateyn adlı eseri, bu günkü yazımızla küçük boy bir kitabın 50 sayfasını ancak doldurur. Fakat hacim bakımından küçük olan bu kitap, muhtevasının değeri ile deryalar kadar büyüktür.
    * Muhâkemet-ül-Lugateyn den bazı cümleler:
    ...Nazım bahçesinin şakrak bülbülü, Nevaî mahlasını alan Ali Şir (Allah günahlarını yargılasın ve ayıplarını kapatsın) şöyle arz eder:
    Söz bir incidir ki onun denizi gönüldür ve gönül bütün anlamları kendisinde toplar. Nitekim denizden cevherleri dalgıçlar çıkarır ve onlara mücevherciler katında değer biçilir. Gönülden söz incileri çıkarma şerefine erenler de (dalgıçlar da) bu işin mütehassısıdırlar. O inciler bu mütehassıslar ağzında canlanır, nisbetlerine göre yayılır ve ün kazanırlar. İnciler değer bakımından çok farklı olurlar. Bir tümenden yüz tümene kadar (bir liradan binlerce liraya kadar) olanları vardır. Elden ele geçen ucuz incilerle, sultanların kulaklarına küpe olan incilerin değerleri bir mi?

    ...Şöyle bilinir ki, Türk Fars tan daha keskin zekalı, daha anlayışlı, daha saf, daha pek yaratılışlıdır. Fars ise ilimde ve gayret sarfıyla elde edilen bir anlayışta daha olgun ve derin görünüyor. Bu hal Türklerin doğru, dürüst, temiz niyetinden, Farsların da fen ve hikmetinden belli oluyor... Ve lakin, Türk ve Fars dilleri arasındaki kusursuzluk veya noksanlık bakımından çok büyük farklar vardır. Söz ve ibarede, kelimelerin anlam ve kavramında, Türk Fars tan üstündür. Türkün öz dilinde öyle incelikler, güzellikler, sanatlar vardır ki inşallah yeri gelince gösterilecektir...

    ...Türkün Fars'tan daha üstün, daha kabiliyetli, daha açık ve parlak olduğunun şundan kuvvetli delili olur mu: Bu iki milletin gençleri, ihtiyarları, büyükleri, küçükleri arasında kaynaşma aynı derecededir. Alış-verişleri, işleri, güçleri, düşüp kalkmaları, oturup durmaları, birbirinden hiç farklı değildir. Aynı hayat şartları içinde yaşarlar... Böyle olduğu halde Türklerin hepsi Farsça yı kolayca öğrenir ve konuşur. Oysa Farsların hiç biri Türkçe konuşamaz. Yüzde, belki binde biri Türkçe öğrenir ve konuşursa da, onun Türk olmadığı daha ilk sözünden belli olur... Türkün Fars tan kabiliyetli olduğuna bundan daha kuvvetli tanık olamaz ve hiçbir Fars bunun aksini iddia edemez...

    ...Fars dili yüksek ve derin konuları anlatmada yetersizdir. Çünkü Türkçe nin oluşumumda ve konularında pek çok incelik, özgünlük vardır. İnce farklar, en uçucu kavramlar için bile kelimeler yaratılmıştır ki bilgili kimseler tarafından açıklanmazsa kolay anlaşılamaz.

    ... Türkün bilgisiz ve zavallı gençleri güzel sanarak, Farsça şiirler söylemeğe özeniyorlar. İyi ve etraflı düşünseler, Türkçede bu kadar genişlikler, incelikler, derinlikler ve zenginlikler durup dururken, bu dilde şiir söylemenin ve sanat göstermenin daha kolay, şiirlerinin daha beğenilir olacağını anlarlar...

    "...Fars dili yüksek ve derin konuları anlatmada yetersizdir. Çünkü Türkçenin oluşumunda ve konularında pek çok incelik, özgünlük vardır. İnce farklar, en uçucu kavramlar için bile kelimeler yaratılmıştır ki bilgili kimseler tarafından açıklanmaz-kolay anlaşılamaz. İşte onlardan bazıları:

    (Ali Şîr Nevâî burada tam 100 örnek verir)
    "...Bu yüz kelimenin inceliklerini, özlerini karşılamak için Farsçada karşılık yoktur. Bu kavramlan anlatmak isteseler uzun uzun cümleler yaparlar, o da ancak Arap kelimelerinin yardımı ile olur..."
    Şimdi bunlarla misaller verelim: (Nevâî, misallerini beyitlerle veriyor.)

    Farsçada karşılığı olmayan kelimeler:
    * Sıpkarmak: İçkiyi ağzında süzüp sorarak çmek (Bu şekilde içmek nezaket gereği sayılırdı).
    * Tamşımak: İçkiyi birden bire içmeyip tadını bula bula, yudum yudum içmek.
    * Ağlamak (Yığlamak): Türlü türlü olur. Farsçada bir kelime ile söylenir. Ama Türkçede şunlar da vardır: .
    * Yığiamsınmak: Ağlarımsı olmak.
    * İngremek, singremek: İçli içli, gizli gizli, yavaş yavaş ağlamak demektir. Bu iki kelime arasında fark azdır.
    * Şıktamak: Aşırı ağlamak, çok ağlamak.
    * Ökürmek: Yüksek sesle, hüngür hüngür ağlamak.
    * İnckirmek: ince sesle ağlamak.
    * Türkçedeki çakın (şimşek) ve ıldırım (yıldırım) kelimeleri Farsçada yoktur: Bunları Arapçadan aldıkları bark ve saika kelimeleriyle karşılarlar.
    * Türkler büyük kardeşe ağa, küçük kardeşe ini derler. Farslar her ikisi için birader sözünü kullanırlar.
    * Fars 'ördek'in her çeşidine mürgab der. Türkler ise bu hayvanın erkeğine suna, dişisine burçin derler. Farklılık gösteren türlerine de çörke, irkesuktur, almabaş, çakırkanat, temürkanat, alaladga, alapeke, bağ-çal... gibi isimler verirler ki, Farslar bunların hiç birini bilmez, hepsine mürgab der..."
    Nevâî daha pek çok misal veriyor ve sonra şöyle diyor:

    "...Türkün bilgisiz ve zavallı gençleri gü zel sanarak, Farsça şiir söylemeğe özeni yorlar. İyi ve etraflı düşünseler, Türkçede bu kadar genişlikler, incelikler, derinlikler ve zenginlikler durup dururken, bu dilde şiir söylemenin ve sanat göstermenin daha kolay, şiirlerinin daha beğenilir olacağını anlarlar..."
    I
    Nevâî'den iki tuyuğ:
    Lâlidin cânımga odlar yâkılur
    Kaaşı kaddim-ni cefâdın yâ kılur.
    Min vefası vadesi-din şâd min
    Ol vefa kümen ki kılmas yâ kılur.

    II
    Nakş tutmış, közae ol yaşım mining
    Eyle kim barmas yuban yaşım mining
    Kâmım ölmektir habîbimdin yırak
    Ger höd Hızırça yaşım mining

    BUGÜNKÜ TÜRKÇE İLE;

    (Dudağından canıma odlar yıkılır
    Kaşının verdiği cefa vücudumu yay kılar (yay gibi büker)
    Ben onun vefa vaadiyle sevinç içindeyim
    Ama o vaadini ya tutar ya tutmaz).

    (Nakış tutmuş gözde gözyaşım benim,
    Öyle ki yıkanmakla gitmez yaşım benim,
    Muradım: Sevgilimden ırak kalmaktansa
    Yaşım Hızır'ın yaşı kadar olacaksa bile ölmek isterim.)

    ---

    GAZEL

    Bir kün ey hûş u hıred min tilbege yâr irdingiz
    Bihaber hem bolsam özdin siz haberdar irdingiz

    Derd yitkende devâ-cu yalğuz irkende refik
    Gussa vakti yâr u gam-gînlikde gamhuvar irdingiz

    Neyledim nittim ki bir yolı çikip mindin ilig
    İmdi irmestür siz andak kim bunun bar irdingiz

    Bolmasa hûş u hıred gam-huvârım ey ışk u cünûn
    Siz bolung bakî ki hâlımga mededkâr irdingiz.

    Işk eğer zâr itti efgan kılmang ey cân u köngül
    Ta ki siz bar irdingiz ışk ilgide zâr irdingiz.

    Satmangız âlemga sevdâyî isem ey derd ü gam
    Kim mangaışk içre dâyim siz hâridâr irdingiz

    Ey zaman ehli füsun u özringiz ni ayb kim
    Her zaman dik dâyim efsun- sâz u gaddar irdingiz

    Rindler bes tiredür siz hânekâhga tüşkeli
    Ey hoş ol kün kim mukîm-i kûy-ı hammâr irdingiz

    Şâm-ı hicridin Nevayî'ning haber birgen ulus
    Gûyiyâ kim kiçe tang atkunça bîdâr irdingiz.

    ---

    BUGÜNKÜ TÜRKÇE İLE

    Bir gün, ey akıl ve idrak, ben deliye yâr idiniz
    Bihaber olsam da ben özümden, siz haberdar idiniz.

    Dert-gelince deva veren, yalnız iken arkadaş,
    Keder vaktinde dost, gamlı iken dert ortağı idiniz.

    Neyledim, n'ettim ki artık benden el çektiniz,
    Şimdi eskiden olduğunuz gibi değilsiniz.

    Olmasa akıl ve idrak, ey gam ortağım aşk ve delilik,
    Siz bari halime yardım ediniz.

    Aşk eziyet edince figan-feryad etmeyin ey can ve gi
    Zaten var olduğunuzdan beri aşk elinde eziyet görüyordunuz.

    Ey dert ve gam, sevdalı isem bunu âleme satmayın (duyurmayın)
    Çünkü aşk içre siz hep alıcı idiniz.

    Ey zaman ehli füsun (büyü) ve özrünüz ne ayıp
    Siz zaten her zaman büyüleyici ve gaddar idiniz.

    Rindlerin gönlü karardı siz hanegâha (tekkeye) düşeli
    Meyhanecinin sokağında oturduğunuz o gün ne güze

    Nevâyî'nin ayrılık gecesinden haber veren ulus
    Güya siz tan atana kadar uyanık idiniz.
    Sayfa başına dön Aşağa gitmek
    http://muhtesimturhan.yetkinblog.com
     
    ALİ ŞÎR NEVÂÎ
    Sayfa başına dön 
    1 sayfadaki 1 sayfası

    Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap verebilirsiniz
    .Sözüm Ona. :: DERS KONULARI VE ÖDEVLER-
    Yeni Başlık Gönder   Cevap GönderBuraya geçin: