Konu: KİM KİME NE DEMİŞ? KİM NE ANLAMIŞ? Ptsi Haz. 14, 2010 7:23 pm
Kibir kıyafetiyle gezenler için Diyojen kıssası;
“Dünya nimetlerine ehemmiyet vermeyen yaşayış ve felsefesiyle ünlü filozof Diyojen, bir gün çok dar bir sokakta zenginliğinden başka hiçbir şeyi olmayan kibirli bir adamla karşılaşır. İkisinden biri kenara çekilmedikçe geçmek mümkün değildir... Mağrur zengin, hor gördüğü filozofa: "Ben bir serserinin önünden kenara çekilmem" der. Diyojen, kenara çekilerek gayet sakin şu karşılığı verir: - Ben çekilirim..!”
* * *
*Kendi işinden gayrısına heveslenenlere karşı;
“Bir şemsiye tamircisi, yazmış olduğu şiirleri incelemesi için Sheaksper'e gönderdiğinde, ünlü yazarın cevabı şu olur: - Dostum siz şemsiye yapın, hep şemsiye yapın, sadece şemsiye yapın..”
“Dostlarında biri, Fransız kralı 15. Lui' ye: - Majesteleri, demiş. Akıl vergisi almayı hiç düşündünüz mü? Hiç kimse budalalığı kabul etmeyeceğine göre, herkes böyle bir vergiyi seve seve öder. Kral, alaylı alaylı gülerek: - Hakikaten enteresan bir fikir, cevabını vermiş. Bu buluşunuza karşılık, sizi akıl vergisinden muaf tutuyorum.”
* * *
*Ne konuştuğunu bilmeyenlere karşı;
“Kulaklarının büyüklüğü ile ünlü Galile' ye hasımlarından biri: - Efendim, demiş. Kulaklarınız, bir insan için biraz büyük değil mi? Galile: Doğru, demiş. Benim kulaklarım bir insan için biraz büyük ama, seninkiler bir eşek için fazla küçük sayılmaz mı?”
* * *
*Uzaktan davulun sesini duyanlara karşı;
“Fransa hükümet ricalinden biri Napolyon' u bir muharebede tenkide kalkışıp parmağını harita üzerinde gezdirerek: - Önce şurasını almalıydınız, sonra buradan geçerek ötesini zaptetmeliydiniz, gibi fikirler belirtmeye başlayınca, Napolyon: - Evet, demiş. Onlar parmakla alınabilseydi dediğin gibi yapardım.”
* * *
*Ukala hastalığına karşı;
“Bir toplantıda bir genç M. Akif`i küçük düşürmek için: - Affedersiniz, siz veteriner misiniz? demiş. M. Akif hiç istifini bozmadan şu cevabı vermiş: - Evet, bir yeriniz mi ağrıyordu?”
* * *
*Kararlılığın ne olduğunu bilmeyenlere karşı, bir lider kıssası;
“Sultan Alparslan 27 bin askeriyle Bizans topraklarında ilerlerken, keşfe gönderdiği askerlerden biri huzuruna gelip telaşla: - 300 bin kişilik düşman ordusu bize doğru yaklaşıyor, der. Alparslan hiç önemsemeyerek şöyle der: - Bizde onlara yaklaşıyoruz.”
* * *
*Duyarsız idarecilere karşı;
“Meşhur Cimri Paşa, atlarının arpa yemesi gerektiğini söyleyen seyislerine kızar ve her seferinde "Lâ havle" çekermiş. Bir gün atları dermansızlıktan yığılıp kalınca, hiddetle sormuş. - Atlarıma ne oldu? Seyis, cevabı yapıştırmış: - Ne olacak efendim, "Lâ havle" yiye yiye "Ve lâ kuvvete" oldular.”
* * *
*Adamlık tarifi kıssası;
“Hazret-i Şems'i, konuşup nasihat etmesi için bir meclise davet etmişler. Hazret, meclise girer girmez, kapı eşiğine oturmuş. Kendisini başköşeye davet edenlere de şu cevabı vermiş: - Adam adamsa oturduğu her yer köşe olur ona! Adam adam değilse, köşe bile eşik olur ona!”
* * *
*Hayat ve ölüm kıssası;
“Talebelerinden biri, Konfüçyüs'e: - "Ölüm nedir?" diye sorduğunda, Konfüçyüs’ün cevabı şu olmuş: - Hayat hakkında ne biliyorsun ki, sana ölümden bahsedeyim.”
* * *
*Uyarılmaktan rahatsız olan ve yanlış anlayanlara kıssa;
“ Harun Reşit, kendisini sık sık ikaz eden Behlül Dânâ Hazretlerine: - Sen kendi işine bak, dermiş. Her koyun kendi bacağından asılır. Bir gün sarayı pis bir koku kaplamış. Sebebini araştırdıklarında, üst kattaki bir odada bacağından asılı bir koyun bulmuşlar. Bu işi yapanı da keşfetmişler tabi ki: Behlül. Halife, kendisini sıkıştırdığında: - Gördüğünüz gibi, her koyun kendi bacağından asılır efendim, demiş. Fakat etrafı kokuttuğu için, herkesi rahatsız eder.”