Konu: Siz "özel bir kadın" mısınız? Çarş. Nis. 28, 2010 7:01 pm
Hani çapkın erkekler vardır; hali vakti yerinde, karizmatik, kendinden emin tavırlı... Daha bir kaç dakika önce boyacı oğlanın "bir adam boyu aşağıdan" alelacele parlattığı ayakkabılarının aksine yüreklerinin cilası pek bir sönüktür.
Bu cila eksikliğinden olsa gerek "aşk"a ve benzer samimiyetlere inançlarını çoktan kaybetmişleridir. Zira duygusallığı zayıflıkla eş tutar, şiddetle gereksiz bulurlar.
Bu yüzden olsa gerek bir yandan kendilerine sorun çıkartmayacak "kolay partner" kadınlar bulurken, öte yandan da gizliden gizliye; "baş kaldıracak", "baş eğmeyecek", parayla pulla "baştan çıkarılamayacak" birinin özlemiyle bekleşir dururlar.
Karşılarına böylesi çıkınca yapacaklarının "ne" olduğunu kendileri de kestirememekle birlikte müthiş ihtiyaçları vardır her şeye "evet" demeyen, paranın açamadığı "ketum" yanları olan "zor" kadınlara...
Yani, atılması kaçınılmaz plastik bardaktan tatsız-tuzsuz çay içerken, akılları hep ince belli cam bardaktan adam gibi çay içmektedir aslında, ama bir türlü olamaz...
"Niye" derseniz, alternatifleri çoktur; sarışınlar, esmerler, kumrallar... Her iş seyahati, her toplantı ve her yeni iş bağlantısı başka kadınlar demektir. Kolay değildir onların da işi, Allah yardımcıları olsun!
Hadi yürekte "tencere dibi" tutmuşluğu kadar istemeden de olsa az biraz "hislenebilme yetisi" kaldıysa ve aralarında nadiren rastlanabilecek bu etkiyle kazara sevmeye kalksalar bile;
Onlardan öyle "Julia Roberts"ı kolundan tuttuğu gibi atının terkisine atan Pretty Woman'ın sırılsıklam iş adamı "Richard Gere" tavrı beklemek de büyük yanlış olur.
Evlilik ya da ciddi birliktelik için kendilerine yakışır statüde bir kadın tercih edeceklerdir, e tabi haklı olarak.
Haklarını yememek lazım iş hayatları başarılıdır. İş birliklerinde net ve somut sözlerle elle tutulur katkılar isterler. Bahaneler, nedenler, mazeretler onlar için sonuçlar kadar önemli değildir.
Tebrik edilesi başarılarının farkındalığıyla, açıkça “ikinciyi görelim” demeseler de "ikinci"yi arar durur gözleri "birinci" olduklarından çok ama çok emin… Öte yandan ne kadar çok şeye sahip olsalar da içten içe mutsuz ve kaygılıdırlar…
İltifatları sahtedir mesela, günde kaç kadına “çok güzelsin” dediklerini, kaçına “çok özel” hissettirdiklerini, kaçına “yıllardır aradığını bulmuş” hissi verdiklerini hatırlamazlar bile.
Çünkü onlar “o bakışı” öyle benimsemiştir ki mahallenin manavına bile “aradığım sendin” türünden baktıklarını kendileri de bilmezler.
"Aşk"ı havada, karada, yağmurda rüzgârda bulacağına yürekten inanan kadınlarsa "her sırlarına kadir” arkadaşlarına fısır fısır anlatmaya başlamışlardır bile bu bay ka(ri)zmayı;
“Elimi tuttu”; “Nasıl karizmatik, bakışlarını görmeliydin!”; “Galiba o da âşık, yüzüğü yoktu ama evli bile olsa mutsuzdur zavallıcık!”
“Etrafındaki türden kadınlardan bıkmış olmalı, gözleri farklı birini arıyor sanki!”; “Sorunlarımla nasıl da ilgilendi.”; “O kadar önemli biri niye bana bu kadar zaman ayırsın, işi gücü başından aşkındır”; “Yine görüşelim dedi, arar değil mi?”....
Oysa "bay karizma" günde kaç kadına “yine görüşelim” der, kaç kadını “dinler gibi” yapar, kaçının sorunlarına eğilir, kaçına değerli vaktinden çaldırabilir ve kaçıyla verilmiş mutlu pozları vardır?
Bir türlü anlayamaz zavallı kadıncağız ya da “özel bir kadın" olduğunu hissettiği bu rüyadan uyanmak işine gelmediğinden bir süre daha kandırır kendini…